Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "gerçekçi, zamanın ruhunu gözeten, değişim yönetimini başaran ve bütün bu özelliklerini kişisel kararlarına da yansıtabilen" bir lider. Aynı zamanda pragmatik. Düne takılıp kalmadan, şartların gereğine göre hamleler yapabilen bir aktör... Nitekim AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşmede CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yaklaşımını da bu çerçevede görmek lazım. Gerekçesi, izah tarzı ne olursa olsun, ortada bir realite var. Özel'in CHP'si yerel seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçeği göz ardı eden bir siyaset ve devlet adamı değil. Ne önemsemeyen ne de abartan... Her şeyi yerli yerine oturtan bir lider... Kaldı ki... Siyasette yumuşama, iklim değişikliği, memleket meselelerinde ortaklaşma, toplumun genelinin de arzusu. Erdoğan-Özel fotoğrafına ekstra anlam yüklenmesi büyük ölçüde farklı mahallelerdeki beklentinin de bir yansıması.
Bu vesile ile gelin 28 Ekim 2022 tarihine gidelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Türkiye Yüzyılı Vizyon Belgesi"ni açıklarken yaptığı çağrıyı hatırlayalım.
Ne demişti Erdoğan?
Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi herkesin kendi yankı odasından çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu bir yer haline getirelim.
Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı farklılıklarıyla zenginleşen bir ülke haline gelişimizin sembolü yapalım.
Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda erdem ve adalet devletini zirveye çıkartalım.
Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı korkularıyla yaşayan bir geçmişten umutları, hayalleri, öz güveni ve cesaretiyle şahlanan bir geleceğe geçişin kapısı yapalım.
... Bu vatan hepimizin vatanı. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu bayrak hepimizin bayrağı. Bu devlet hepimizin devleti. Bu gelecek hepimizin ortak geleceği...
Anlaşılan o ki...
Sn. Erdoğan bu çağrısına 1,5 yıl sonra karşılık bulacağını hissetmiş... Dünkü görüşmeyi yorumlama tarzı da gelinen aşamayı teyit eder nitelikte. Özel'in AK Parti'yi ziyaretini, "Bu adımın atılmasıyla siyaset yumuşama dönemine girdi" şeklinde tanımlaması aslında çok şey anlatıyor.
Özgür Bey'in de "Bu toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye'de ana muhalefet ile iktidarın birbiriyle konuşabilen, el sıkışabilen, tartışabilen bir çizgide kalmalarını son derece önemli buluyoruz" minvalinde konuşmasını da aynı eksende okumak gerekiyor.
***
Bu vesile ile işin esasının önüne taşınan oturma meselesiyle ilgili bir iki kelam etmek isterim. Külliye ve AK Parti'de makam katındaki standart oturma düzenini bilmekte fayda var. Kanaatimce Sn. Erdoğan ile Sn. Devlet Bahçeli'nin görüşmelerine de yansıyan oturma biçiminin Sn. Özel için de korunması kendi içinde siyasi denge ve hassasiyet içeriyor. Özgür Bey, Meclis Grup Başkanvekilliği döneminden bu yana tanıştığı AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın kulağına "oturma düzenine" ilişkin eleştirisini fısıldıyor. Tahmin edileceği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan da CHP Genel Merkezi'ne iadeiziyaret isteğini açıklıyor ve "koltuk krizi" yakıştırmasına geçit vermiyor.
Peki, bundan sonra ne olur?
Burada niyet ve gayret belirleyici olacak...
Özel'in parti içi ve dışı güç odaklarının baskılarını nasıl göğüsleyeceği, DEM Parti'yle ilişkilerini hangi çizgide sürdüreceği sürecin kaderine etki edecek.
Ya... "Baharı görmeden yaz geldi geçti" sedaları duyulacak.
Ya da... "...Belki şehre bir film gelir, Bir güzel orman olur yazılarda, İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse. (Kemal Burkay)" güftesi icra edilecek...